top of page
  • teknikemek2020

Doğa ve İnsan Not Eder

Orçun İlhan, referanduma dair devrimcilerin tutumunu ve ‘hayır’ın önemini Evrensel’e yazdı.

Yeryüzündeki kayaç tiplerinden biri de Çökel (tortul) kayaçlardır. Jeoloji mühendisleri bu konuya hakimdirler. Yeryüzündeki diğer kayaçlardan kopan (ayrışan) parçalar, dış etkenler vasıtasıyla bir araya gelir ve zamanla sertleşerek bu kayaçları oluşturur. Diğer bir özellikleri ise, oluşumlarındaki süreç nedeniyle içlerinde fosil parçaları bulundurmalarıdır. Bu kayaçlardan kesitler alınarak, oluşum süreçleri ve  içindeki fosiller ile ilgili ayrıntılı bilgiye ulaşılabilir.

Bu bilgiyi, ülkemizin siyaset tarihi ile günlük politikalarımız arasında bir ilişki yakalamak için verdim. Yukarıdan baktığında günün koşullarını yansıtan bir taş parçası olsa da yüzyılların bilgisini içinde barındıran ve bize vermek  için içinde saklayan bir kayaçtır. Siyasi tarih ve bugünkü güncel durum da kesit almayı, incelemeyi ve bir yöntem olarak belirlemeyi gerektirir. Yoksa hayatın hızı ve siyasetin değişkenliği, bugünlere nasıl gelindiği sorusunu kafalardan silmeye ve uzaklaştırmaya çalışmaktadır.

Anayasa tartışmaları ile ilgili son 35 yılın bir kesitini alarak başlayalım. Göreceğimiz ilk şey; devrimcilerin her dönemde bu anayasayı değiştirme taleplerinin olduğudur. Geriye kalanlar, dönemsel olarak bazen eleştirmişler (sadece bazı maddeleri) bazen de savunmuşlardır. Buradaki tutumları tabii ki iktidarın kimde olduğuyla ilgilidir.

Kayacın yüzeyine yani bugüne bakalım. Devrimciler 1982 Anayasası’na yine karşı çıkmaktadırlar. Bu Anayasa’ya bile rahmet okutacak bir anayasa değişikliğine de bu yüzden hayır demektedirler. Çünkü yapılan şey bir düzeltme değildir, yenilik ise hiç değildir. Anayasayı yani toplumsal sözleşmeyi tamamen yok etmektir. Her şeyin yasasız ve hukuksuz yapılacağı bir döneme geçişin ilk aşamasıdır.

Bu değişikliği savunan kesimlerde, bizim  1982 Anayasası’nı savunduğumuz gibi bir kanaat oluşabilir ya da oluşturulmak istenebilir. Bu nedenle taşı kırıp içindekini herkese gösterip hatırlatmalıyız. Bizim söylediklerimiz gücünü yıllardır gerçekliklerini ve doğruluklarını kaybetmemelerinden alırlar. Bir tecrübe ve birikimin üst üste birikip sertleşmesiyle oluşmuşlardır.

Yıllardır emeği ile geçinenlerin yaşamlarını 1 adım ileriye götürecek tek bir değişikliği bile ne tartıştılar, ne de Meclise (Milli iradeyi temsil ettiğini söyledikleri) getirdiler. Yıllardır yasakladılar, hapse attılar… Üniversitelerden uzaklaştırdılar. Vicdan ve inanç özgürlüğünü yasakladılar. Asgari ücrete zam isteyenlerle dalga geçtiler, anayasa maddelerini bile uygulamadılar. Seçim barajlarıyla her dünya görüşünden halkın temsilini engellediler. Gerici kurumlarıyla toplumu baskı altına aldılar. Şimdi de milyonlarca insanın tek bir derdine çare olmayacak bir değişikliği dayatıyorlar.

Bizim 10 yıllık, 20 yıllık,  40 yıllık  arkadaşlarımız herhangi bir mesele için, “Siz dün mavi diyordunuz, bugün de açık mavi diyorsunuz” bile demez, diyemez. Çünkü biz günü gelip de o kaya parçalandığında, onurlu bir sınav vereceğiz. İşte yeri geldiği için, tam da o kayayı parçalayıp içinden bir parça alıp herkese göstermenin zamanıdır.

Bugünkü siyasi iktidar ve ondan öncekiler için durum tam tersidir. Siyasi tarihleri iç içe geçmiştir. Şöyle bir kesit alsanız, kendini inkar ve yalandan başka bir şey bulamazsınız. Neyi eleştirerek gelmişlerse, ona dönüşmüş bir siyasettir.

Halkın hafızasına mı güvenmektedirler? Yoksa yarattıkları düşmanlara mı?

Yıllardır bizimle (Kedinin fare ile oynadığı gibi) algı operasyonlarıyla oynayan, yemek tarifi verir gibi algı tarifi veren, memleketin çıkarını değil de partinin çıkarını savunan bir siyasi tarih ile karşı karşıyayız. Bir kaşık Osmanlıcılık, bir kaşık mağduriyet, bir kaşık savaş ve gerilim, bir su bardağı din, bir su bardağı milliyetçilik, bir parça HDP ile terör örgütleri tenceresinde yüksek ateşte pişirilir. Büyük  Türkiye yalanıyla servis edilir. Yemeğin adı “Diktatörlüğe Evet”. Televizyonlarda izleyin, yazdıklarını okuyun, aslında tarif ettikleri şey aynen budur.  Seçmeni kolay kandırılabilir bir çocuk gibi görürler. Ve bunu da vatandaşın  yüzüne baka baka her yerde anlatırlar. Kendilerinden öncekiler başka bir ağacın meyvesiymiş gibi, suçu onlara atarlar. Elbette bu iktidarın bir farkı vardır. Çünkü kendinden önce bu ülkeyi yöneten ve yönetmeyen bütün kesimler ile hesaplaşma peşindedir. Muhalifleri yok sayma, hatta ülkenin zenginliklerinden ve olanaklarından muhalifleri mahrum bırakma fikri de vardır. Çünkü bu ülkeye  faydalı bir yurttaş olmanın başlangıç ilkesi iktidar partisine oy vermekten geçmektedir. “Neyleyeyim bana oy vermeyen vatandaşı…” noktasına gelmişlerdir.

Referandumdan hayır çıksa da, elbette geçmiş dönemlerde yapamadıklarımızın acısı bizlerden, emeği ile geçinenlerden çıkacaktır.Ama ne kadar geç kalırsak, bu kayayı parçalamak o kadar kolay olmayacaktır. Çünkü yıllar geçtikçe kaya sertleşecek, ondan bir parça koparmak zorlaşacaktır. Bizim “hayır”ımız sadece 18 maddelik bir  anayasa değişikliğine değildir. Bütün bir tarihiyle bu düzene karşıdır. Bu “hayır” ı kullanmak bizim ellerimizde.

0 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page